Ticari İşler Tellallığı
Okuyacağınız bu blog yazısı, 6098
sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (“TBK”) düzenlenen “simsarlık”
hakkında bilgi verilmesi, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nda (“BK”)
düzenlenen “tellallık” ve mülga 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (“TK”)
düzenlenen “ticari işler tellallığı” ile karşılaştırılması amacıyla hazırlanmıştır.
A.
Simsarlık Sözleşmesinin
Hukuki Niteliği, Tanımı, Unsurları Ve Özellikleri
Sözleşme ilişkisine girmek
isteyen tarafların birbirlerini bulmaları ayrı yerde faaliyet göstermeleri,
aynı dili konuşmamaları gibi çeşitli nedenlerden ötürü güçlük gösterebilir[1].
Bu güçlüğü ortadan kaldırmak için simsar (tellâl) denilen aracıların
faaliyetlerinden yararlanılır. Simsarlık ilişkisi, simsarlık sözleşmesi ile
kurulur. Sözleşmenin yapılması, taşınmazlara ilişkin simsarlık sözleşmesi
hariç, şekle bağlı tutulmamıştır.
Simsarlık, TBK’nın 520 ile 525.
maddeleri arasında düzenlenmektedir. TBK m.520’de yer alan tanıma göre; simsarlık
sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkânının
hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin
kurulması hâlinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir.
Simsarlık sözleşmesi, BK m. 404
vd. hükümlerinde tellâllık olarak adlandırılıp düzenlenmiş bulunuyordu. Ayrıca
TK m.100 vd. hükümlerinde ticaret işleri tellallığı özel olarak düzenlenmiş bulunmaktaydı.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (“TTK”) ise böyle bir ayrıma gidilmemiştir.
Böylelikle konuya ilişkin özel hüküm genel hüküm ikiliği ortadan kalkmıştır[2]
Kanuni tanımdan yola çıkarak simsarlık
sözleşmesinin unsurları şu şekilde sıralanabilir:
i. Simsarlık ilişkisinin tarafları simsar ile iş sahibidir.
Simsar, iş sahibi için konusu özel olarak belirlenmiş bir vekâlet edimi üstlenmiştir
ve iş sahibi için yerine getireceği faaliyet karşılığında ücret alır[3]
ii. Simsarlık faaliyetinin konusu, çeşitli işlere ilişkin sözleşmelerin
kurulması hususunda aracılık etmektir. Aracılık faaliyeti sadece sözleşme
yapmak isteyen tarafları bir araya getirmekten ibaret olabileceği gibi yerine
göre sözleşmenin pazarlık safhasına katılmayı, sözleşme taslağını hazırlamayı
da içerebilir[4]. Kural olarak simsarın, iş sahibini temsil yetkisi yoktur;
ancak sözleşme ile aksi kararlaştırılabilir.
iii. Simsarlık
ilişkisi, simsar ile iş sahibi arasında yapılan bir sözleşme ile kurulur. Kural
olarak simsarlık sözleşmesinin geçerliliği bir şekle bağlı değildir. Ancak TBK
m.520/3 taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmelerinin geçerliliği için
yazılı şekilde yapılma zorunluluğu getirmiştir. Dolayısıyla taşınmaz simsarlığı
yazılı olarak yapılmadıkça geçerli olmaz, bu yönde tanık dinlenemez, yemin
yoluna gidilemez[5]. Simsarlık faaliyeti sonucu kurulacak sözleşmenin (asıl sözleşmenin)
şekle bağlı olması, simsarlık sözleşmesinin de şekle bağlı olmasını gerekli kılmaz[6]
Yargıtay’ın bir
kararında, “…taşınmaz tellallığı sözleşmesi
yazdı olarak yapılmalı ve sözleşme yapılırken her iki taraf birlikte sözleşmeyi
imzalamalıdır. İmzalardan birinin sonradan tamamlanması sözleşmeyi geçerli hale
getirmez[7]…” şeklinde hüküm tesis etmiştir.
B. Simsarlık Sözleşmesinin
Hükümleri Ve Simsarin Ücret Alacağı
TBK m.521-525 arasında sadece simsarın
ücret alacağı düzenleme konusu yapılmıştır. Simsarlık sözleşmesi ile ilgili diğer
hususlarda, TBK m.520/2’de yer alan düzenleme gereği vekâlete ilişkin TBK
m.502 vd. hükümleri uygulanır.
i. Simsarın ücrete hak kazanma zamanı
TBK m.521’e göre “Simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda
sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır. Simsarın faaliyeti sonucunda kurulan
sözleşme geciktirici koşula bağlanmışsa ücret, koşulun gerçekleşmesi halinde
ödenir.
Ayrıca, Simsarlık sözleşmesinde simsarın yapacağı giderlerin kendisine
ödeneceği kararlaştırılmışsa, simsarın faaliyeti sözleşmenin kurulmasıyla
sonuçlanmamış olsa bile giderleri ödenir.”
TBK m.521 vd. düzenlemesi
çevresinde, simsarın ücret alacağının doğumu için şu şartların birlikte gerçekleşmesi
gerekir:
– Simsarın aracılık ettiği asıl sözleşmenin
vekâlet veren ile üçüncü kişi arasında kurulması gerekir. Bu şart, iş sahibinin, kendisine teklif olunan
üçüncü kişilerle sözleşme yapmayı sebepsiz olarak reddetmesi halinde de gerçekleşmiş
sayılmalıdır[8]. Bu konu, TBK. m.175’in kapsamı çerçevesinde değerlendirilmelidir.
Ücret alacağının doğumu için sözleşmenin ifa edilmesi gerekli değildir. Asıl
sözleşmenin geçerli olarak kurulması lazım ve yeterlidir.
TBK m.175 şu şekilde
düzenlenmiştir;
“Taraflardan biri, koşulun gerçekleşmesine dürüstlük kurallarına aykırı
olarak engel olursa, koşul gerçekleşmiş sayılır.
Taraflardan biri, koşulun gerçekleşmesini dürüstlük kurallarına aykırı
biçimde sağlarsa, koşul gerçekleşmemiş sayılır.”
Yargıtay’ın bir kararında, “…tellallık sözleşmesi, tellal ile bu sözleşmeyi
imzalayan kişi arasında hak ve borç doğuran bir sözleşmedir. Kira sözleşmesi
tellallık ücret sözleşmesini imzalayan davalının eşi ile yapılmıştır. Davalı
ile taşınmazı kiralayan kişinin aynı soyadı taşıdığı ve tellallık ücret sözleşmesinin
5. maddesi hükmü dikkate alındığında, davacı emlakçının bulduğu taşınmazı
davalının eşinin kiraladığı da gözetilerek, mahkemece davanın kabulüne karar
verilmesi gerekirken, yanlış gerekçeler ile davanın reddine karar verilmesi
bozmayı gerektirmiştir[9] şeklinde hüküm tesis etmiştir.
– Asıl sözleşmenin kurulması ile
simsarın faaliyetleri arasında nedensellik ilişkisi bulunmalıdır. Ancak bu koşulun aksi de
kararlaştırılabilir. Simsarlık sözleşmesinin “tekel olma” hükmünü ihtiva ettiği
durumlarda, böyle bir sonuca varılabilecek ve asıl sözleşmenin kurulması,
simsarın aracılığı ile olmasa bile, simsar, ücret talep edebilecektir. İsviçre
Federal Mahkemesi böyle durumlarda vekalet vereni korumak amacıyla, tekel olma
şartını belirli bir süreyle sınırlı olması ve simsarın da belirli bir
faaliyette bulunma borcu altına girmesi halinde geçerli kabul etmiştir[10]. Aynı iş için birden fazla simsar
görevlendirildiği durumlarda faaliyetiyle başarılı sonucu elde eden simsar
ücrete hak kazanır.
– TBK m. 523’de düzenlenen ve
simsarın ücret ve giderlere ilişkin alacağının kaybı sonucunu doğuracak
durumlardan birinin gerçekleşmemesi lazımdır.
ii. Simsarlık ücretinin miktarının belirlenmesi
TBK m.522’ye göre “Ücret belirlenmemişse tarifeye, tarife
yoksa teamüle göre ödenir.”Simsarın ücret ve masraf gider alacağının düşmesi
TBK m. 523’e göre “Simsar, üstlendiği borcuna aykırı
davranarak diğer tarafın menfaatine hareket eder veya dürüstlük kurallarına aykırı
olarak diğer taraftan ücret sözü alırsa, ücrete ve yaptığı giderlere ilişkin
haklarını kaybeder.” Ayrıca, TBK m. 524’e göre de evlenme simsarlığından doğan
ücret hakkında dava açılamaz ve takip yapılamaz.
iii. Kararlaştırılmış aşırı (fâhiş) simsarlık ücretinin
indirilmesi
TBK m. 525’e göre “sözleşmede aşırı bir ücret kararlaştırılmışsa,
borçlunun istemi üzerine, bu ücret hakim tarafından hakkaniyete uygun olarak
indirilebilir.”
iv. Zamanaşımı
TBK m. 147/5, simsarlık
ilişkisinden doğan alacakların beş yılda
zamanaşımına uğrayacağını belirtmiştir. Bu hükümde yer alan ticari simsarlık
ücretinin beş yıllık zamanaşımı süresinin dışında tutulduğunu gösteren ifadenin
TTK ile (ticari tellallık ayrımına gidilmediği için) hükmü kalmamıştır. 6762
sayılı Ticaret Kanunu’nda ise ticari simsarlığa ilişkin ücret alacağı, bir
yıllık zamanaşıma tabi tutulmuştu. Zamanaşımı bakımından; sürelerin
hesaplanması, sürelerin işlemeye başlaması vs. TBK’nın genel hükümleri
geçerlidir.
C. Simsarın Borçları
i. Simsarlık faaliyetinde bulunma borcu:
Simsarın, simsarlık faaliyetinde bulunması
asli yükümüdür. Ancak bu yüküm, eser sözleşmesindeki yüklenicinin eser meydana
getirme borcu gibi edim yükümü niteliği taşımadığından simsardan ifası dava
edilemez[11]. Ancak taraflar anlaşarak simsarın, simsarlık faaliyetinde
bulunmaya yönelik asli yükümünü aynı zamanda bir edim yükümü haline
getirebilirler.
ii. Kişisel iş görme borcu:
Simsar yüklendiği simsarlık
faaliyetini yerine getirirken, ifa yardımcısı kullanabileceği gibi, işin
görülmesini TBK m.506 yer alan düzenlemeye göre bir “alt simsarlık sözleşmesi”
veya “ikame kişi” olarak başka bir simsara bırakabilir. Bu durumda TBK m. 507
hükmü uygulama bulur[12].
iii. Sadakat borcu:
Simsar vekalet sözleşmesinde olduğu gibi vekalet verene karşı sadık olmakla; sadakat yükümü çerçevesinde vekalet erenin menfaatini korumakla yükümlüdür.
iv. Özen borcu:
Simsar da vekil gibi özenli
olarak iş görmek, özenli olarak simsarlık faaliyetinde bulunmakla yükümlüdür. Simsarın
özen yükümünün ölçüsü, TBK m. 506/3’e göre belirlenir.
D. Simsarlık Sözleşmesinin Sona
Ermesi
Simsarlık sözleşmesi her şeyden
önce tarafların simsarlık sözleşmesinden doğan karşılıklı borçlarını yerine
getirmeleriyle sona erer. Aynı şekilde eğer simsarlık sözleşmesi belirli bir süre
için akdedilmişse, sürenin sona dolması da sözleşmeyi sona erdirir.
Bunun dışında TBK m.512’de vekile
ve vekalet verene tanınan fesih hakkına, TBK m.520/2’den hareketle simsarlık
sözleşmesinde de başvurulabilir. Simsarlık sözleşmesinin sona ermesinden
sonraki dönemde, simsarın kendi faaliyetlerinin sonucu olarak asıl sözleşmenin
kurulması durumunda simsar ücret alacağı hakkını kazanır.
III. SONUÇ
Simsarlık, TBK’ya göre bir vekalet ilişkisi olup;
simsarın, vekalet veren ile üçüncü kişi arasında bir sözleşme ilişki kurmasına
yardımcı olma ve bunun karşılığında ücret istemeye hak kazandığı bir
faaliyettir.
Simsar bir sözleşmenin kurulmasını hazırlar veya
kurulmasına aracılık yapar.,
Simsarın iş sahibini temsil yetkisi yoktur ancak
sözleşmeyle aksi de kararlaştırılabilir.
Simsarla iş sahibi arasında kural olarak sürekli bir iş bağlantısı
yoktur. Sözleşmenin yapılma imkanının hazırlanmasıyla veya sözleşmenin yapılmasına
aracılık etmekle iş bağlantısı sona erer.
Simsarlık sözleşmesine kural olarak TBK’da yer alan
vekalete ilişkin hükümler uygulanır.
KAYNAKÇA
[1] ARKAN
Sabih, Ticari İşletme Hukuku, s. 188.
[2] YAVUZ
Cevdet, Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, s.1274.
[3] YAVUZ
Cevdet, Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, s.1275.
[4] ARKAN
Sabih, Ticari İşletme Hukuku, s. 1890.
[5] ÖZKAYA
Eraslan, Vekâlet
Sözleşmesi ve Kötüye Kullanılması, s. 1020.
[6] YAVUZ
Cevdet, Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, s.1276.
[7] GÜNAY Cevdet İlhan,
Türk Borçlar Kanunu Şerhi , s. 1533.
[8] YAVUZ
Cevdet, Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, s.1280.
[9] GÜNAY Cevdet İlhan,
Türk Borçlar Kanunu Şerhi , s. 1535.
[10] YAVUZ
Cevdet, Türk Borçlar Hukuku Özel Hükümler, s.1280.
[11] GÜMÜŞ Mustafa
Alper, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, s. 212.
[12] GÜMÜŞ Mustafa
Alper, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, s. 212.