Mirasın Reddinin Sonuçları
Yasal mirasçılardan biri mirası reddederse, onun payı
sanki kendisi miras bırakandan önce ölmüş gibi, kendi yerini alabilecek olan
öteki yasal mirasçılara geçer [1](TMK
m. 611/1). Saklı paylı mirasçının mirası reddetmesinden sonra onun payı
kendisi sanki miras bırakandan önce ölmüş gibi öteki mirasçılar arasında
paylaştırılınca, onun yerini halefiyet kuralına göre kendi altsoyunun aldığı
olasılıkta, öteki mirasçıların miras paylarında herhangi bir değişiklik olmaz.
Buna karşılık mirası reddedenin yerini halefiyet kuralına göre alacak herhangi
bir altsoy üyesi mirasçı yoksa, öteki mirasçıların miras payları, buna bağlı ve
orantılı olarak saklı payları da artar.
Mirasın reddi, bozucu koşula bağlı geçici mirasçılık
konumunu geçmişe etkili olarak ortadan kaldırır.
Eğer atanmış iradi mirasçı mirası reddederse, onun
payı en yakın yasal mirasçılara kalır (TMK m. 611/2).
Eğer vasiyet alacaklısı mirasçı vasiyeti reddederse,
vasiyet konusu vasiyet borçlusuna kalır. Ola ki miras bırakan bir yedek vasiyet
alacaklısı tayin etmiş olsun[2].
Eğer mirası reddeden yasal mirasçının yerini halefiyet
ve yatay genişleme kurallarına göre sıradaki başka mirasçıların alması
biçiminde ki hukuksal kurgu sürekli yenilenecek olsaydı, terekenin herhangi
mirasçı tarafından kabul edilmesine kadar bu kurgu sürüp giderdi. Kanun koyucu
belirli bir aşamadan sonra bu kurguya bir nokta koymayı uygun görmüştür. Buna
göre; zümre sistemi bağlamında ölene ilk planda mirasçı olabilecek olan en
yakın yasal mirasçıların tümü (örneğin miras bırakanın çocukları ve sağ kalan
eşi) mirası reddettiğinde, tereke artık bir sonraki (sıradaki) mirasçılara
kalmaz; sulh mahkemesince iflas kurallarına göre tasfiye edilir[3].
Hiç kimsenin talip olmadığı bir miras, paylaşılmayı değil, tasfiye edilmeyi hak
eder(TMK m. 612)[4].
Gerçekten de en yakın yasal mirasçıların tümü mirası reddederse, bu tereke
sırada bekleyen daha uzak mirasçılara kabul edilmek üzere önerilmez;sulh
mahkemesince tasfiye edilir. Tasfiyeden artan değerler sanki mirası
reddetmemişler gibi, reddeden mirasçılara veya onların yerini alanlara verilir.
Eğer en yakın yasal mirasçıların yanı sıra atanmış
mirasçılar da varsa, yasada yazılı olmamakla beraber, iradi bu mirasçıların da
mirası reddetmiş olmaları gerekir ki tereke tasfiye edilebilsin. En yakın yasal
mirasçıların reddine iflas tasfiyesini bağlayan TMK m. 612 kuralının mantığı
bunu gerektirir. Eğer atanmış iradi mirasçılar mirası reddetmez(ler)se, TMK m.
611’in genel kuralı uygulanmalı ve miras tasfiye edilmeyip, sonraki hak
sahiplerine intikal ettirilmelidir. Dolayısıyla bu durumda iradi mirasçının
payının şişmesi ve onun tek başına mirasçı olması söz konusu olmaz.
Miras bırakana ilk planda ve doğrudan doğruya mirasçı olan
alt soyun (birinci zümrenin) tümü mirası reddederse, buna karşılık eş mirası
reddetmezse sağ kalan eş tek başına mirasçı olur[5].
TMK m. 614’e göre en yakın yasal mirasçıların sonra
gelen mirasçılar yararına mirası reddetmeleri halinde resmi tasfiyeye gitmeden
önce, miras bu mirasçılara teklif edilir. Eğer bunlar mirası bir ay içerisinde
kabul ederlerse mesele yoktur; eğer kabul etmezlerse onlar da mirası reddetmiş
sayılırlar ve tereke ister istemez resmen tasfiye edilir. Tasfiye artığı da ilk
olarak reddedenlere (önce gelen mirasçılara) verilir[6].
DİPNOTLAR:
[1] Yargıtay 2.
Hukuk Dairesi; 06.07.2011 Tarihli 2011/7704 E. 2011/11596 K. sayılı
kararı için bkz.www.kazanci.com (Erişim Tarihi
ve Saati: 25.03.2015-18:27)
[2] TMK m.
616; “Vasiyet alacaklısının vasiyeti reddetmesi hâlinde, mirasbırakanın
arzusunun baĢka türlü olduğu tasarruftan anlaĢılmadıkça, bu redden vasiyet
yükümlüsü yararlanır”
[3] Yargıtay 3.
Hukuk Dairesi; 20.12.2010 Tarihli 2010/15137 E. 2010/20977 K. sayılı
kararı için bkz.www.kazanci.com (Erişim Tarihi
ve Saati: 25.03.2015-18:30)
[4] Serozan R./Engin B.;
Miras Hukuku, Ankara 2014; s. 581.
[5] TMK m.
613; “Altsoyun tamamının mirası reddetmesi hâlinde, bunların payı sağ
kalan eşe geçer”
[6] Serozan R./Engin B.;
Miras Hukuku, Ankara 2014; s. 582.