Anonim Ortaklıkların Kendi Paylarını İktisabı
Okuyacağınız blog yazısı 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (“TTK”) hükümleri
doğrultusunda anonim ortaklıkların kendi paylarını iktisabı hakkında bilgi
vermek amacıyla hazırlanmıştır. Bu kapsamda ilk olarak genel kural açıklanmış,
ardından ise istisnai durumlar ile genel kurala aykırılığın yaptırımları
özetlenmiştir.
1. Anonim Ortaklığın Kendi Paylarını İktisabında
Genel Kural
TTK m. 379 ila 389 hükümleri anonim ortaklığın kendi paylarını iktisap ve
rehin olarak kabul etmesinin şartlarını, iktisap ve rehin yasağını, yasağın
dışındaki paylara ilişkin kuralları ve yasağın istisnalarını düzenlemiştir.
Yeni hükümler ile 6762 sayılı Ticaret Kanunu’nun (“TK”) anonim
ortaklıkların kendi paylarını iktisabını veya rehin olarak kabul etmesini
yasaklayan m.329 hükmü şirketleri önemli ölçüde rahatlatacak şekilde
yumuşatılmış [1] ancak yasak tamamen ortadan kaldırılmamıştır. Bu kapsamda
anonim ortaklıklara belirli sınırlamalar dâhilinde hareket serbestisi
getirilmiştir. Bununla birlikte yasağa ilişkin hükümler emredici niteliklerini
korumaktadır.
Anonim ortaklığın kendi paylarını iktisap etmesi, yeni bir ortak tarafından
esas sermaye payları iktisap edilene kadar, kendi kendisine bizzat katılmasıdır
[2]. Ortaklığın kendi esas sermaye paylarını iktisap etmesiyle, örneğin kendi
paylarını satın almasıyla, bu payların bedeli ortağa ödeneceğinden, ortaklık
malvarlığında eksilme meydana gelir. Dolayısıyla bu yolla alacaklıların
korunması ilkesi zarara uğrar [3]. Bu nedenledir ki TTK m. 379 hükmü
ortaklığın kendi paylarını iktisabını sermayenin %10’u ile sınırlamış, bu oranı
aşan iktisapları ise yasaklamıştır. Bu yasakla anonim ortaklık
alacaklılarının, pay sahiplerinin ve anonim ortaklığın korunması amaçlanmıştır.
Zira anonim ortaklığın en büyük pay sahibinin kendisi olması kurumsal yapıya
zarar verir. Keza TTK m. 338/3 hükmüne göre de şirket, tek pay sahibi
olacak şekilde kendi payını iktisap edemez; ettiremez.
TTK m. 379/1 hükmüne göre;
“Bir şirket kendi
paylarını, esas veya çıkarılmış sermayesinin onda birini aşan veya bir işlem
sonunda aşacak olan miktarda, ivazlı olarak iktisap ve rehin olarak kabul
edemez. Bu hüküm, bir üçüncü kişinin kendi adına, ancak şirket hesabına iktisap
ya da rehin olarak kabul ettiği paylar için de geçerlidir.”.
Görüldüğü üzere anonim ortaklıklar kendi paylarını, esas veya çıkarılmış
sermayesinin onda birini aşan veya bir işlem sonucunda aşacak miktarda ivazlı
olarak iktisap edemezler. Hükümde belirtilen % 10 itibari
değerdir[4]. Yani ortaklık tarafından iktisabına veya rehin alınmasına
izin verilen pay miktarı itibari değer üzerinden hesaplanmalıdır. Zira bazen
şirket paylarının büyük miktarda değer kazanması söz konusu olabilir. Bu
hallerde hesaplama gerçek değer üzerinden yapılırsa sermayenin % 10’luk oranına
çok kolay ulaşılabilir. Bu durumda ise hükümle güdülen amaca ulaşmak elverişsiz
hale gelir[5]. Sınırın tespitinde iktisap edilecek paylara ödenecek
bedelin ise hiçbir önemi yoktur[6]. Örneğin anonim ortaklık itibari değeri
100.000 TL olan 1000 adet pay için 2 milyon TL ödeyebilir[7].
Bu yasak üçüncü kişilerin kendileri adına ancak şirket hesabına (dolaylı
temsil) yapacakları iktisap işlemlerini de kapsar. Ek olarak TTK m. 379/5 hükmü
uyarınca yavru şirket tarafından ana şirket paylarının iktisabı da yasak
kapsamındadır.
Anılan hükmün devamında ise yönetim kurulunun yetkilendirilmek suretiyle
esas/çıkarılmış sermayenin % 10’una kadar oranda iktisap yapabileceği
düzenlenmiştir. Gerçekten de TTK m. 379/2 hükmüne göre;
“Payların birinci
fıkra hükmüne göre iktisap veya rehin olarak kabul edilebilmesi için, genel
kurulun yönetim kurulunu yetkilendirmesi şarttır. En çok beş yıl için
geçerli olacak bu yetkide, iktisap veya rehin olarak kabul edilecek payların
itibarî değer sayıları belirtilerek toplam itibarî değerleriyle söz konusu
edilecek paylara ödenebilecek bedelin alt ve üst sınırı gösterilir. Her izin
talebinde yönetim kurulu kanuni şartların gerçekleştiğini belirtir.”.
Genel kurul tarafından yönetim kurulundan başka kişilerin görevlendirilmesi
mümkün değildir[8]. Genel kurulun yönetim kurulunu adi çoğunlukla
yetkilendirilmesi gerekir. Esas sözleşme ile bu oran artırılabilir.
Genel kurul yönetim kurulunu en fazla beş yıl için yetkilendirebilir, süre
bittikten sonra ikinci bir beş yıllık süre de verilebilir[9]. Yönetim kurulunun
yetkisi anılan hükümde belirtilen asgari emredici koşulları ihtiva etmelidir.
Buna göre iktisap edilecek ve/veya rehin olarak kabul edilecek payların itibari
değerleriyle sayıları tespit edilmeli, toplam itibari/nominal değerleri
gösterilmeli, satın alınacak paylara ödenecek bedelin alt ve üst sınırları
açıkça belirtilmelidir. Genel kurul üst sınırı kesin rakamsal bir tespit yerine
payların satın alınacağı tarihteki fiyata göre bazı formüller de belirleyebilir.
Örneğin borsa fiyatının söz konusu olduğu paylarda satın alma tarihinden önceki
30 borsa günü fiyatının ortalaması gibi. Diğer yandan alt sınır belirlenmesinin
sebebi yönetim kurulunu manipülasyonlardan caydırmaktır[10].
Genel kurul yetkinin yönetim kurulu tarafından hangi şart ve amaçlarla
kullanılabileceğini de belirleyebilir. Bu anlamda amaç olarak birleşmeyi
kolaylaştırmak, atıl sermayeyi geri çekmek, dağıtılmamış karlara akıcılık
kazandırmak, pay başına düşen karı artırmak, iktisap fiyatının altında geri
satmamak gibi şartlarla çalışanların anonim ortaklığa ortak edilmesi kabul
edilebilir. Genel kurulun ahlaka ve kanuna aykırı bir amaç belirlemesi ise
yönetim kurulu tarafından kabul edilemez, aksi halde yönetim kurulunun
sorumluluğu doğar. Ayrıca genel kurul bu yetkinin yönetim kurulu tarafından bir
ay içerisinde kullanılmasını, belirli bir firmanın aracı kurum seçilmesini de
şart getirebilir[11]. Genel kurul alımların net varlıktan yapılmasını, kredi
kullanılmamasını, her alımın kendisine ayrıntılı olarak bildirilmesini
isteyebilir. Kanunda öngörülen asgari emredici içeriğe uyulmaması
yetkiyi geçersiz kılabilir, ancak kanunda öngörülmeyen şartlarda eksiklik varsa
yetkilendirme kararı iptal edilebilir. Genel kurulun koyduğu şartlar
üçüncü kişilere ileri sürülemez, zira bu bir iç karardır[12].
Genel kurul haklı sebeplerin varlığı halinde bu yetkiyi geri
alabilir. Tekinalp’e göre Genel kurul izin yerine
yapılmış işleme onay veya icazet veremez[13]. Genel kurulun
yetkilendirme kararına karşı iptal veya butlan davası açılabilir. Genel kurul
yönetim kurulunu yetkilendirirken özellikle yönetim kurulu alım yaparken pay
sahipleri arasında eşit işlem ilkesine[14] uymak zorundadır. Diğer yandan yönetim
kurulu her yetki talebinde kanunda belirtilen şartların yerine getirildiğini
belirtmek zorundadır.
Anonim ortaklık kendi paylarını iktisap ederek sermayeyi azaltma işlemi
yapmaksızın fazla sermayeyi piyasadan çekebilir, pay başına düşen dağıtılabilir
kar oranını büyütebilir ve bu sayede pay sahibi değerini (shareholders
value) yükseltebilir. Ayrıca sermayenin piyasadan çekilmesi ile
olağanüstü yedekler/dağıtılmamış kar hesabının yüksek olduğu anonim
ortaklıklarda yedeklere akıcılık kazandırılabilecek ve bu yedeklerden pay
sahiplerinin yararlanması sağlanabilecektir [15].
Bununla birlikte kanun koyucu anonim ortaklığın kendi
paylarını iktisap edebilmesi için finansal durumunun bu işleme müsait olması
şartını aramaktadır. Nitekim TTK m. 379/3 hükmüne göre;
“Birinci ve ikinci
fıkralardaki şartlara ek olarak, iktisap edilecek payların bedelleri
düşüldükten sonra, kalan şirket net aktifi, en az esas veya çıkarılmış sermaye
ile kanun ve esas sözleşme uyarınca dağıtılmasına izin verilmeyen yedek
akçelerin toplamı kadar olmalıdır.”.
Buna göre ortaklık tarafından iktisap edilecek payların bedeli ortaklığın
net aktifinden (ortaklığın sermayesini aşan malvarlığı değeri) ödenebilir,
iktisap edilecek payların bedelleri ödendikten sonra kalan net aktif esas
sermaye ile kanun veya esas sözleşme uyarınca dağıtılmasına izin verilmeyen
yedek akçelerin toplamı kadar ise anonim ortaklık iktisap yapabilir.
Anlaşılacağı üzere ortaklık iktisap neticesinde zor durumda kalmamalı, iktisap
ile bazı ortaklara sermayenin iade edilmesi sağlanmamalıdır. Başka bir
deyişle ortaklığın malvarlığını aşan net aktifinden ödeme yapılabilmelidir[16].
İşbu hükmün amacı anonim ortaklığın sermayesi ile TTK m. 520 uyarınca
ayrılması zorunlu yedekler dâhil, kanuni yedek akçelerin sarf yerleri belli
kısmı ve anonim ortaklığın serbest iradesiyle kurduğu yedeklerin genel kurulca
bir amaca bağlanmış bölümlerinin, payların iktisabı için kullanılmasına engel
olmaktır, yoksa bu işlem için kredi alınması yasaklanmamıştır[17]. Söz konusu
hüküm uyarınca bir anonim ortaklığın kendi paylarını satın alması halinde
payların iktisap değerlerini karşılayacak miktarda yedek akçe ayırması gerekir.
Bu şart sağlanamazsa anonim ortaklık kendi paylarını iktisap edemez. Söz konusu
yedek akçelerin payların anonim ortaklık tarafından iktisap tarihinde ayrılması
gerekir. Aksi halde yine yönetim kurulunun sorumluluğu doğar. Ayrılan yedek
akçeler mezkûr paylar devir veya yok edildikleri takdirde iktisap değerleri
oranında çözülürler[18].
Bununla birlikte TTK m. 379/4 hükmü uyarınca sadece, bedellerinin tümü
ödenmiş bulunan paylar iktisap edilebilir. Başka bir ifadeyle yönetim kurulunun
iktisap edeceği veya rehin olarak kabul edeceği pay bedellerinin tamamının
taahhüt sahiplerince ödenmiş olması gerekir. Böylelikle şirketin kendisine
borçlu bulunan ortakların paylarını devralarak hem borçlu hem alacaklı olması
engellenmektedir[19].
2. Yakın ve Ciddi Bir Kayıptan Kaçınmak İçin
İktisap
TTK m. 381 hükmüne göre;
“Bir şirket, yakın ve ciddi bir kayıptan kaçınmak için gerekli olduğu
takdirde, kendi paylarını, 379 uncu maddeye göre genel kurulun yetkilendirmeye
ilişkin kararı olmadan da iktisap edebilir.
(2) Payların bu yolla iktisabı halinde yönetim kurulu ilk genel kurula;
a) İktisabın sebep ve amacı,
b) İktisap edilen payların sayıları, itibari değerlerinin toplamı ve
sermayenin ne kadarını temsil ettiği,
c) Bedeli ve ödeme şartları,
hakkında yazılı bilgi verir.”.
Anılan hüküm uyarınca anonim ortaklığın yakın ve ciddi bir tehlike ile
karşı karşıya olması halinde, TTK m. 379’daki şartlara bağlı
kalmaksızın kendi paylarını iktisap edebilmesi mümkündür. Bu sayede
anonim ortaklık düşmanca saldırılardan korunabilecektir. Bu noktada ciddi ve
yakın tehlikenin anonim ortaklığa yönelik olması önemlidir. Zira anonim
ortaklık; pay sahibini, ana ortaklığını veya mensubu olduğu topluluğun bir
bağlı ortaklığını, müşterisini, tedarikçisini korumak amacıyla kendi paylarını
iktisap edemez. Yakın ve ciddi kayıp durumlarına örnek olarak ortaklığın kendi
paylarını iktisap edememesi durumunda borca batık bir kişiden alacağının tahsil
edilememesi [20], pay senetlerinin değerinin borsada ani düşmesi veya
düşebilecek durumda olması [21], anonim ortaklığın ekonomik bağımsızlığını,
serbestçe karar verebilme imkânını yitirmesi, ele geçirilip başka bir
ortaklığın bir bölüm haline gelmesi verilebilir[22].
Payların bu yolla iktisabı halinde, yönetim kurulu ilk genel kurula
iktisabın sebebi ve amacı, iktisap edilen payların sayıları, itibari değerlerinin
toplamı ve sermayenin ne kadarını temsil ettiği, bedeli ve ödeme şartları
hakkında yazılı bilgi vermelidir.
Ancak anonim ortaklık paylarının bu yolla iktisabı geçici bir süre içindir.
Tehlike geçtikten sonra iktisap edilen payların elden çıkarılması gerekmektedir
[23].
3. TTK m. 382’de Düzenlenen İstisnai Durumlarda
İktisap
Kanun koyucu TTK m. 382 hükmünde sayılan beş halde yönetim kurulunun genel
kuruldan izin almadan ve % 10 sınırına bağlı kalmaksızın anonim ortaklığın
kendi paylarını iktisap edebilmesine imkân tanımaktadır. Gerçekten de anılan
hükme göre;
“(1) Bir şirket, 379
uncu madde hükümleri ile bağlı olmaksızın;
a) Esas veya çıkarılmış
sermayesinin azaltılmasına ilişkin 473 ilâ 475 inci madde hükümlerini
uyguluyorsa,
b) Küllî halefiyet
kuralının gereğiyse,
c) Bir kanuni satın alma
yükümünden doğuyorsa,
d) Bedellerinin
tümü ödenmiş olmak şartıyla ve cebrî icradan, bir şirket alacağının tahsili
amacına yönelikse,
e) Şirket, menkul
kıymetler şirketiyse,
kendi paylarını iktisap
edebilir.”
Anılan hükümler uyarınca anonim ortaklık, sermayenin azaltılması; birleşme,
bölünme, ticari işletme devri, miras gibi halefiyet kuralları gereği; TTK m.
531 uyarınca haklı sebeple fesih davası sonucunda anonim ortaklığın kanuni
hükmü gereği paylarını satın alması, birleşme sözleşmesine göre devrolunan
ortaklığın ayrılma akçesini ödemesi; ortaklığın alacağını tahsil için kendi
paylarını cebri icradan satın alması, anonim ortaklığın menkul kıymetlerin alım
satımı ile uğraşması gibi durumlarda kendi paylarını iktisap edebilir.
4. İvazsız İktisaplar
TTK m. 383 hükmü uyarınca;
“(1) Bir şirket,
bedellerinin tamamı ödenmiş olmak şartıyla, kendi paylarını ivazsız iktisap
edebilir.
(2) Birinci fıkra hükmü,
yavru şirket, ana şirketin paylarını ivazsız iktisap ettiği takdirde de kıyas yoluyla uygulanır.”
Anılan hüküm uyarınca iktisap ivazsızsa anonim ortaklık kendi paylarını
iktisap edebilir. Bu kapsamda yönetim kurulu bedel ödemeksizin genel kuruldan
yetki almamış olsa dahi % 10 sınırına bağlı olmaksızın ortaklık paylarını
iktisap edebilecektir. Şirketler topluluğunda yavru şirketin hâkim şirkete ait
payları bedelsiz olarak iktisap etmesi durumunda da sınırlama geçerli
olmayacaktır.
5. Kanuna Karşı Hile
TTK m. 380 hükmüne göre;
“(1) Paylarının iktisap
edilmesi amacıyla, şirketin başka bir kişiyle yaptığı, konusu avans, ödünç veya
teminat verilmesi olan hukuki işlemler batıldır. Bu butlan hükmü, kredi ve
finans kurumlarının işletme konuları içine giren işlemlere ve şirketin veya
onun bağlı şirketlerinin çalışanlarına, şirketin paylarını iktisap edebilmeleri
için, avans, ödünç ve teminat verilmesine ilişkin hukuki işlemlere uygulanmaz.
Ancak, bu istisnai işlemler, şirketin, kanuna ve esas sözleşmesine göre ayırmak
zorunda bulunduğu yedek akçeleri azaltıyor veya 519 uncu maddede düzenlenen
yedek akçelerin harcanmalarına ilişkin kuralları ihlal ediyor ve şirketin 520
nci maddede öngörülen yedek akçeyi ayırmasına imkân bırakmıyorsa, geçersizdir.
(2) Ayrıca, şirket ile
üçüncü kişi arasında yapılmış bulunan ve bu kişiye, şirketin kendi paylarını;
şirketin, şirkete bağlı bir şirketin veya şirketin paylarının çoğunluğuna sahip
olduğu şirketin hesabına alma hakkı tanıyan ya da böyle bir yükümlülük öngören
bir düzenleme, eğer bu payları şirket alsaydı işlem 379 uncu maddeye aykırı
kabul edilecek idiyse batıldır.”.
Anılan hüküm anonim ortaklığın kendi paylarını satın alacak kişilere
finansal yardımda bulunmasını yasaklamaktadır. Buna göre bir anonim ortaklığın
kendi paylarını kendisi adına fakat yasak altındaki anonim ortaklık hesabına
almaları ve anonim ortaklık talimatlarına göre hareket etmeleri için üçüncü
kişilere avans, ödünç vermesini yasaklanmıştır. Kanun koyucu payların anonim ortaklık
hesabına alınmasının gizlenmesini yasaklamıştır. Keza hükümle yasaklanan
teminat işlemi de üçüncü kişinin krediyi alıp teminatı verenin anonim ortaklık
olması halidir.
TTK m. 380 hükmünde sayılan butlan halleri sınırlı sayıda değildir. Anonim
ortaklığın üçüncü kişinin kendi paylarını satın alması halinde kar dağıtımı
veya borsa kurumu stabil tutma garantisi vermesi, işlemin giderlerini
yüklenmesi ve karşılığında üçüncü kişiden, mezkur paylardan doğan oyları anonim
ortaklığın talimatı yönünde kullanacağı taahhüdünü alması da batıldır [24].
Ø Hükümde belirtilen
istisnalar:
a. Bir
kredi veya finans kurumunun işletme konusu kapsamındaki işlemler: Bir
kredi veya finans kurumu herhangi bir anonim ortaklığın paylarını iktisap
etmesi için herhangi bir kimseye kredi açabilir, avans ve gayri nakdi kredi
sayılan kefalet, garanti ve aval verebilir, poliçesini kabul edebilir.
Dolayısıyla bir banka kendi paylarını iktisap edecek kişiye de bu işlem için
nakdi ve/veya gayrinakdi kredi verebilir. Ancak krediyi veren banka kredinin
teminatını veremez. Payları satın alınacak anonim ortaklığın kredi teminatını
vermemesi her halde uygulanacak genel bir kuraldır [25].
b. Çalışanların
anonim ortaklığın pay sahibi olması: Bir anonim ortaklık
kendisinin veya yavru ortaklıklarının çalışanlarına kendi paylarını iktisap
edebilmeleri için avans, ödünç ve teminat verebilir.
Kredi ve finans
kurumlarının işletme konuları içinde yaptıkları işlemler ile anonim ortaklığın
ve/veya bağlı ortaklıklarının çalışanlarına verilen avans, ödünç ve teminatlar
ortaklığın veya bankanın veya finans kurumunun yedek akçe ayırma yükümünü
kısmen veya tamamen engelliyor ve yedek akçenin harcanması kuralını ihlal
ediyorsa batıldır.
c. Komisyon
sözleşmesi: Bir komisyoncu anonim ortaklıkla akdettiği sözleşme
uyarınca anonim ortaklığın paylarını kendi adına fakat anonim ortaklığın veya
yavru ortaklığının hesabına alacak ise işlemin anonim ortaklık tarafından
gerçekleştirilmiş olması halinde TTK m. 379 hükmüne aykırılık teşkil edip
etmeyeceğine bakılır. Aykırı ise sözleşme batıldır.
6. İktisap Edilen Payların Elden Çıkarılması
TTK m. 385 hükmü uyarınca;
“379 ilâ 381
inci maddelere aykırı bir şekilde iktisap edilen veya rehin olarak alınan
paylar, iktisapları veya rehin olarak kabulleri tarihinden itibaren en geç altı
ay içinde elden çıkarılır ya da üzerlerindeki rehin kaldırılır.”.
Anılan hüküm gereği TTK m. 379-381 hükümlerine aykırı olarak iktisap edilen
veya rehin olarak kabul edilen paylar iktisaplarından en geç 6 ay içinde elden
çıkarılırlar, rehin halinde de aynı süre içinde rehin kaldırılır. Aksi halde
yönetim kurulu aleyhine sorumluluk davası açılabilir.
Bununla birlikte TTK m 379 ve 381 hükümlerine uygun iktisap edilen payların
elden çıkarılmaları için bir süre öngörülmemiştir. Ancak TTK m. 384 hükmü
uyarınca şirketin külli halefiyet kuralı gereği devraldığı, kanuni satın alma
yükümlülüğünden doğan ve icradan edinilen payları şirketin kaybına yol
açmayacak ilk fırsatta ve en geç üç yıl içinde elinden çıkartması
gerekmektedir. Ancak elden çıkartılması gereken kısım % 10’luk sınırı aşan
paylardır [26]. TTK m. 386 hükmü uyarınca elden çıkartılamayan payların
sermaye azaltımına konu edilmesi gerekir.
7. Ortaklığın Kendi Paylarını Taahhüt Yasağı
TTK m. 388 hükmüne göre;
“(1) Şirket kendi
paylarını taahhüt edemez.
(2) Üçüncü kişinin veya
bir yavru şirketin kendi adına fakat şirket hesabına şirketin payını taahhüt
etmesi, şirketin kendi payını taahhüt etmesi sayılır.
(3) Birinci ve ikinci
fıkralara aykırı hareket hâlinde, söz konusu payları, kuruluşta kurucular,
sermaye artırımlarında yönetim kurulu üyeleri taahhüt etmiş sayılır ve bunlar
pay bedellerinden sorumlu olurlar. Kanuna aykırı taahhütte herhangi bir
kusurları bulunmadığını ispat eden kurucular ve sermaye artırımlarında yönetim
kurulu üyeleri sorumluluktan kurtulurlar.
(4) Birinci ve üçüncü
fıkra hükümleri ana şirketin paylarını taahhüt eden yavru şirketlere kıyas
yoluyla uygulanır. Söz konusu paylar yavru şirketin yönetim kurulu üyeleri
tarafından taahhüt edilmiş kabul olunur. Üyeler pay bedellerinden sorumludur.”.
İşbu hüküm uyarınca doğrudan ortaklık veya ortaklık hesabına üçüncü
şahıslar veya yavru ortaklık adına gerçekleşen taahhüt işlemleri yasaktır. Buna
göre ortaklığın kendi paylarını taahhüt etmesi ya da üçüncü kişi veya yavru
şirket kendisi adına fakat ortaklık hesabına ortaklık payını taahhüt etmişse bu
taahhüt ortaklık yönünden geçersizdir. Bu durumda söz konusu payları kuruluşta
kurucular, sermaye artırımında yönetim kurulu üyeleri taahhüt etmiş sayılır.
Ancak kusursuzluğun ispat edilmesi halinde sorumluluktan kurtulabilirler. Anılan
hüküm kıyasen ana şirket paylarının yavru şirket tarafından taahhüt edilmesine
de uygulanır. Bu yasağa aykırılık durumunda yavru şirket yönetim kurulu üyeleri
söz konusu payları taahhüt etmiş olur.
8. Hakların Kullanılması
TTK m. 389 hükmü uyarınca ortaklık yasaya uygun veya aykırı olarak elde
ettiği kendi paylarından doğan hiçbir hakkı kullanamaz. Buna göre iktisap
edilen paylar genel kurul toplantı nisaplarının hesaplanmasında dikkate alınmaz
[27 ]. Bedelsiz paylar bu kuralın istisnası olup kendiliğinden şirketin
malvarlığına girer. Ancak bedelsiz paylar da şirket sahipliği haklarını
sağlayamaz[28].
Bu kural şirket topluluklarında da geçerlidir. Yavru şirket tarafından
iktisap edilen ana şirketin payları ana şirketin genel kurul toplantı nisabının
hesaplanmasında dikkate alınmaz. Ayrıca yavru şirketin iktisap ettiği ana
şirkete ait paylarına ait oy hakları ile buna bağlı haklar da donar. Buna göre
donan oylar, genel kurulda toplantı ve karar yeter sayısında esas alınmaz.
Örneğin oyların %10’u donmuşsa, şirketin tüm pay tutarı yüz olarak değil,
doksan olarak dikkate alınır ve toplantı oranı %50 ise 45 oyla ortaklığın gene
kurul toplantısı yapılabilir [29].
9. Yasağa Aykırılığın Sonuçları
TTK ’da yasağa aykırılığın sonucu hakkında özel bir hüküm bulunmamaktadır.
Ancak ilgili hükümlerden anlaşılacağı üzere yasağa aykırı borçlanma
işlemleri geçersizdir. Nitekim TTK m. 379/1 hükmünün “bir şirket
kendi paylarını, esas veya çıkarılmış sermayesinin onda birini aşan veya bir
işlem sonunda aşacak olan miktarda, ivazlı olarak iktisap ve rehin olarak kabul
edemez.” şeklindeki ifadesi yasağa aykırı işlemlerin kabul
edilemeyeceğini düzenlemektedir. Keza TTK m. 388/1 hükmü de şirketin kendi
paylarını taahhüt edemeyeceği hükmünü havidir [30].
Diğer yandan yasağa aykırı tasarruf işlemi ise kural olarak
geçerlidir. TTK m. 383/3 hükmünün “birinci ve ikinci fıkralara
aykırı hareket hâlinde, söz konusu payları, kuruluşta kurucular, sermaye
artırımlarında yönetim kurulu üyeleri taahhüt etmiş sayılır ve bunlar pay
bedellerinden sorumlu olurlar. Kanuna aykırı taahhütte herhangi bir kusurları
bulunmadığını ispat eden kurucular ve sermaye artırımlarında yönetim kurulu
üyeleri sorumluluktan kurtulurlar.” şeklindeki ifadesi tasarruf
işleminin hukuki sonuç doğuracağını ifade etmektedir. Keza TTK m. 385
hükmünün “379 ilâ 381 inci maddelere aykırı bir şekilde iktisap edilen
veya rehin olarak alınan paylar, iktisapları veya rehin olarak kabulleri
tarihinden itibaren en geç altı ay içinde elden çıkarılır ya da üzerlerindeki rehin
kaldırılır.“ şeklindeki ifadesi de bu sonucu desteklemektedir.
Tasarruf işleminin geçerliliği taşınır mülkiyetinin ve pay senede
bağlanmamış ise alacağın devrinin alt ilişkiden soyut olmasından
kaynaklanmaktadır [31].
KAYNAKÇA
1. Karahan, Sami; Şirketler Hukuku, 2013,
Konya, s. 433.
2. Şener, Oruç Hami; Teorik ve Uygulamalı
Ortaklıklar Hukuku Ders Kitabı, Ankara, 2015, s. 389.
3. Şener, s. 390.
4. Şener, s. 390.
5. Karahan, s. 434.
6. Tekinalp, Ünal; Sermaye Ortaklıklarının
Yeni Hukuku, İstanbul, 2015, s 104.
7. Tekinalp, Sermaye Ortaklıkları, s. 104.
8. Şener, s. 390.
9. Eriş, Gönen; Ticari İşletme ve
Şirketle, Cilt II, s. 2627.
10. Poroy/Tekinalp/Çamoğlu; Ortaklıklar Hukuku I, İstanbul,
2014, s. 586.
11. Şener, s. 391, dn. 105’teki yazar.
12. Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s. 587.
13. Tekinalp, Sermaye Ortaklıkları, s. 104.
14. TTK m. 357: Pay sahipleri eşit şartlarda eşit işleme tabi
tutulur.
15. Poroy/Tekinalp/Çamoğlu; Ortaklıklar Hukuku I, İstanbul,
2014, s. 586.
16. Eriş, s. 2627.
17. Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s. 584.
18. Tekinalp, Sermaye Ortaklıkları, s. 107.
19. Bilgili/Demirkapı; Şirketler Hukuku, Bursa,
2013, s. 475.
20. Eriş, s. 2633.
21. Eriş, s. 2633.
22. Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s. 582.
23. Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s. 582.
24. Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s. 593.
25. Tekinalp, Sermaye Ortaklıkları, s. 111.
26. Bilgili/Demirkapı, s. 477, dn.
1175’teki yazarlar.
27. Karahan, s. 439.
28. Eriş, s. 2643.
29. Eriş, s. 2644.
30. Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s. 584.
31. Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, s. 584, 873b’deki
yazarlar.