Rötarlı Uçuşlarda Yolcu Hakları
Son yıllarda havayolu şirketlerinin düşük ücret (low cost) uygulamaları ile cazip hale gelen uçak biletleri sayesinde havayoluyla seyahat eden yolcu sayısı giderek artmaktadır. Bunun sonucu olarak yoğunlaşan hava trafiği ve havalimanlarının yetersiz hale gelmesi durumları ortaya çıkmakta, buna ilaveten ayrıca, hava muhalefeti, teknik arızalar, grev ve güvenlik önlemleri gibi nedenlerle uçaklar rötar (gecikme/tehir) yapabilmektedir.
Dünyanın önemli aktarma noktalarından biri olan İstanbul Atatürk Havalimanı, gecikmeli uçuşların yaşandığı havaalanları sıralamasında, ayda 4.437 rötarlı uçuşla dünya sıralamasında ikinci sırada yer almaktadır. En çok gecikmeli uçuş yapan havayolu şirketleri arasında Türk Hava Yolları ayda 7.718 rötarlı uçuşla üçüncü sırada yer alırken, Pegasus ayda 3.395 rötarlı uçuşla 24. sıradadır[1].
Havayolu ile Seyahat Eden Yolcuların Haklarına Dair Yönetmelik
Rötarlı uçuş durumunda yolcuların haklarına ilişkin ülkemizdeki ilk düzenleme, Avrupa Birliği uyum süreci çerçevesinde, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından düzenlenmiş olan ‘Havayolu ile Seyahat Eden Yolcuların Haklarına Dair Yönetmelik’ (“Yönetmelik”) 1 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu düzenlemeyle birlikte yolcular mağduriyetlerini havayolu şirketlerinden tazmin etme hakkına kavuşmuştur. Düzenlemeye göre, direkt uçuşlarda yönetmelikte tespit edilen süreler[2]dâhilinde uçağın rötar yapması sebebiyle yolcunun varma zamanı gecikmişse ya da bağlantılı uçuşlardan birinin rötar yapması sonucu devam seferi kaçırılmışsa, yolcunun mağduriyeti havayolu şirketi tarafından giderilmek zorundadır[3].
Buna göre, uçuşu gerçekleştiren havayolu şirketi bir uçuşun planlanan hareket saatinden itibaren, 1500 kilometreden (1500 km dâhil) daha kısa ve iç hatlardaki uçuşlar için iki saat veya daha fazla,1500 ile 3500 (3500 km dâhil) kilometre arası uçuşlar için üç saat veya daha fazla, 3500 kilometreden daha uzun uçuşlar için dört saat veya daha fazla rötar yapması halinde aşağıda ayrıntılı olarak ele alınacak hizmetleri yolcularına sunmak zorundadır.
Yönetmelikte belirtilmiş sürelerin altında olan bir rötar, Yönetmelik anlamında bir gecikme sayılmaz ve yolcular bu nedenle, havayolu şirketinden hak iddia edemez. Örneğin; 1 saatlik rötar ile kalkış söz konusu ise, Yönetmelik anlamında bir gecikme söz konusu değildir. Bu gecikmeye dayalı olarak, yolcu, uçuşu icra eden havayolu şirketinden Yönetmelik kapsamında bir hak talep edemez. Bu nitelikteki bir rötar maalesef sadece yolcunun talihsizlikle çekeceği bir sıkıntı olarak kalır.
Gecikme Süresinin Hesaplanması
Rötar için süre hesaplanırken, planlanan kalkış zamanı ile uçağın kalktığı an arasında geçen sürenin dikkate alınması gerekir. Uçağın kalkışı aprondan uçağın ayrılması ve tekerleklerin yer ile irtibatının kesilmesi ile meydana gelir. Yani gecikme için süre hesaplanırken yolcuların biniş işlemlerinin yapılıp, uçağın içinde apronda geçirilen süre de dikkate alınacaktır. Uçuş öncesi kontrol (Check-in) işlemleri yaptırıldıktan sonra uçağa alınmayı beklerken veya kalkış öncesi uçakta beklenen süreler de rötar süresinin içinde yer alır.
Yönetmelik Kapsamına Giren Uçuşlar Hangileridir?
Türk menşeli havayolu şirketlerinin, Türkiye’deki hem iç hat hem de dış hat uçuşları Yönetmelik kapsamına girmektedir. Örneğin, Türk Hava Yollarının Ankara-İstanbul seferi de; İstanbul-Lizbon seferi de Yönetmelik kapsamındadır. Yabancı menşeli firmaların sadece Türkiye’deki havaalanlarından gerçekleştirdikleri uçuşlar, Yönetmelik kapsamına girmektedir. Örneğin, Lufthansa Havayolu şirketi Cenova-Ankara arası uçuşunda ‘Avrupa Birliği 261/2004 sayılı Tüzüğü’ne (“Tüzük”) tabi olacak ancak Ankara-Cenova seferinde ise ülkemizdeki yönetmelik kuralları geçerli olacaktır.
Rötar Sebebiyle Bekleyen Yolculara Havayolu Şirketlerinin Sunması Gereken Hizmetler Nelerdir?
Yaşanılacak rötar süresine bağlı olarak anons ve müşteriyi bilgilendirme hizmeti, ücretsiz rezervasyon/ parkur değişikliği, bilet ücreti iadesi, ücretsiz ve süre kısıtlamasız iki kez telefon görüşmesi yapma hakkı, faks/teleks/e-mail çekme imkânı, bekleme süresine uygun yiyecek içecek ikramı, gerektiğinde bir veya daha fazla gece otelde konaklama imkânı havayolu şirketi tarafından verilir.
Yönetmelik kapsamında bir rötar söz konusu ise uçuşu gerçekleştiren havayolu şirketine karşı yolcuların hizmet talep etme hakkı, gecikme 5 saati aştığındaysa[4] bilet ücret iadesi talep etme hakkı doğmaktadır. Uçuşun gecikmesi mücbir sebep neticesinde gerçekleşse de yolcu bu haklara sahiptir, uçuşu icra eden havayolu şirketi de bu yükümlülüklerini ifa etmek zorundadır.
Bekleme süresine uygun olarak yiyecek ve içecek sunulmalıdır. Hem Yönetmeliğin dayanağı olan Tüzükte yer alan düzenleme hem de Yönetmelikle yolcuların asgari haklarının düzenlenmiş olduğu dikkate alınırsa bu süreler çerçevesinde verilmesi düzenlenen yiyecek içecek tasnifi bağlayıcı değildir. Örneğin; rötar 2 saat olmakla birlikte, saat 12.00-16.00 arasında ise burada uçuşu icra eden hava şirketinin sadece içecek verme yükümlülüğü vardır, yolcu yemek talep edemez, denemeyecektir. Uygulamaya baktığımızda uçuşu icra eden havayolu şirketi, yolculara, havaalanları içerisinde bulunan restoranların yemek fişlerini vererek, bu yükümlülüğü yerine getiriyor. Örneğin; üç saatlik rötarlarda kişi başına yaklaşık 10 Euro’luk yemek fişi veriliyor.
Yolcular Rötar Sebebiyle Havayolu Şirketinden Tazminat İsteyebilir mi?
Ne Tüzükte ne de Yönetmelikte uçağa kabul edilmeme ve uçuşun iptali durumunun aksine, uçuşun gecikmesi durumunda yolcunun tazminat hakkına sahip olduğu düzenlenmemiştir. Tüzüğün uygulanmasında, gecikme durumunda yolcunun bir tazminat hakkı olup olmadığı son zamanlarda çok tartışılmıştır.
Bu konuda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 28.03.2011 tarihinde vermiş olduğu bir kararda[5] davacılar, İstanbul aktarmalı Münih-Ankara seferi yolcularıdır. Münih havaalanından uçağın rötarlı kalkması sonucu davacılar devam seferini kaçırmış olup Ankara’ya götürmekte oldukları cenazeleriyle birlikte otobüsle Reşadiye’ye gitmek zorunda kaldıklarından bahisle taşıyıcı şirkete karşı maddi-manevi tazminat davası açmışlardır. Yüksek Mahkeme, “Varşova Konvansiyonu’nun 20. maddesi uyarınca taşıyıcı, kendisinin ve adamlarının zararı önlemek için gerekli bütün tedbirleri almış olduklarını veya onlar için bu tedbirleri alma olanağı bulunmadığını ispatlarsa, sorumlu olmayacaktır.” diyerek ilk derece mahkemesinin kararını bozmuştur. Bu doğrultuda, havayolu şirketi kendisinin ve adamlarının zararı önlemek için gerekli bütün tedbirleri almış olduklarını veya alma olanağı bulunmadığını ispatlayamadığı takdirde sorumluluktan kurtulamayacak ve yolculara tazminat ödeme yükümlülüğü doğacaktır.
Avrupa Adalet Divanı’nın 14 Kasım 2014 tarihli bir kararında uçak merdiven aracının uçakla çarpışması sonucu yaşanan rötarla ilgili vermiş olduğu kararda bu durumun olağanüstü hal olarak nitelenemeyeceğini ve yolculara tazminat ödenmesi gerektiğine karar vermiştir[6].
Avrupa Adalet Divanı 19 Kasım 2009 tarihli kararındaysa (Sturgeon Kararı), rötarın uçuş iptaliyle eşit sayılacağından bahisle, yolcu haklarını genişleterek, son varış yerine 3 saat veya daha geç varılması halinde uçuşu icra eden havayolu şirketinin uçuşun iptalinde olduğu gibi uçuş mesafesine bağlı standart/maktu bir tazminat ödemesi gerektiğine karar vermiştir.[7]
Sonuç itibariyle,
• 1 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe giren ‘Havayolu ile Seyahat Eden Yolcuların Haklarına Dair Yönetmelik’ ile birlikte uçağı rötar yapan yolcuların mağduriyetlerini havayolu şirketlerinden karşılayabilmesi mümkün hale gelmiştir.
• Uçağı rötar yapan yolcu, bu gecikme mücbir sebep neticesinde gerçekleşmiş olsa dahi, Yönetmelikte belirtilen süreler aşıldığında havayolu şirketinden ücretsiz rezervasyon/ parkur değişikliği, bilet ücreti iadesi, ücretsiz ve süre kısıtlamasız iki kez telefon görüşmesi yapma, faks/teleks/e-mail çekme, bekleme süresine uygun yiyecek içecek ikramı, gerektiğinde bir veya daha fazla gece otelde konaklama imkânı gibi hizmetleri talep edebilecektir.
• Bunlara ilaveten, koşulları gerçekleşmişse yolcuların havayolu şirketinden maddi-manevi tazminat talep etme hakkı saklıdır. Ancak, havayolu şirketi kendisinin ve adamlarının zararı önlemek için gerekli bütün tedbirleri almış olduklarını veya alma olanağı bulunmadığını ispat ettiği ölçüde bu sorumluluktan kurtulabilecektir.
DİPNOTLAR:
[1] FlightStats, Global Cancellation and Delays, Ekim 2015 verileri için bkz. http://www.flightstats.com
[2] Havayolu İle Seyahat Eden Yolcuların Haklarına Dair Yönetmelik, MADDE 7 –“ (1) Uçuşu icra eden hava taşıma işletmesi bir uçuşun planlanan hareket saatinden itibaren,
a) 1500 kilometreden (1500 km dâhil) daha kısa ve iç hatlardaki uçuşlar için iki saat veya daha fazla,
b) 1500 ile 3500 (3500 km dahil) kilometre arası uçuşlar için üç saat veya daha fazla,
c) 3500 kilometreden daha uzun uçuşlar için dört saat veya daha fazla.”
[3] Havayolu şirketine iletilen şikâyete cevap verilmemesi veya verilen cevabın yeterli olmaması durumunda Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüne yapılacak başvuru için bkz.http://web.shgm.gov.tr/documents/sivilhavacilik/files/mevzuat/sektorel/genelgeler/yolcu_haklari_genelgesi.pdf
[4] Yönetmelik m. 7/3– Tehir en az beş saat olduğunda, 9’uncu maddenin birinci fıkrasının (a) belirtilen yardım. Yönetmelik m. 9/1 a- Seyahatin gerçekleştirilmeyen bölüm veya bölümleri ile yolcunun planlamış olduğu seyahatin tamamlanmasının artık herhangi bir anlamı kalmaması durumunda seyahatin gerçekleştirilen bölüm veya bölümleri için, bilet ücretinin tamamının satın alınmış olduğu fiyat üzerinden nakit olarak veya elektronik banka havalesi, banka ödeme emirleri, banka çekleri ile ödenmesi veya yolcunun imzalı mutabakatı olması durumunda seyahat fişleri ve/veya diğer hizmetler şeklinde en geç yedi gün içinde iade edilmesi ayrıca yolcunun seyahatinin ilk başlangıç noktasına ilk fırsatta dönmesini sağlayacak bir dönüş uçuşunun sağlanması.
[5] Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 28.03.2011 tarihli 2009/10971 E. 2011/3394 K. sayılı kararı için bkz.www.kazanci.com.tr
[6] European Court of Justice 14 Kasım 2014 tarihli C-394/14 sayılı kararı için bkz.http://curia.europa.eu/juris/recherche.jsf?cid=214306
[7] European Court of Justice 19 Kasım 2009 tarihli C-402/07 sayılı kararı için bkz.http://curia.europa.eu/juris/document/document.jsf?text=&docid=73703&pageIndex=0&doclang=en&mode=req&dir=&occ=first&part=1&cid=206929