Anonim Şirkete Aynı Sermaye Konulması Hakkında
Okuyacağınız
blog yazısı anonim şirketlere ayni sermaye konulması ve bunun yapılma
usulü hakkında olup, bu hususlar aşağıda ayrıntılarıyla izah edilecektir.
AYIN SERMAYE
Şirket
esas sözleşmesinde, ortaklarca ayın sermayenin şirkete sermaye olarak konulması
taahhüt edilebilir[1].
Nakit dışında bir değerin şirkete sermaye olarak konulmasında, ayın sermaye söz
konusu olur[2].
Ayın sermaye,
• Taşınmazlar
• Taşınırlar
• Sınai mülkiyet hakları (ihtira beratları, markalar, lisanslar,
maden arama ve işletme ruhsatnameler vs.)
• Fikri mülkiyet hakları (TTK m. 127/1. b) (Bedeni ve fikri
çalışma, ticari itibar gibi haklar)
• İntifa hakları (TTK m. 127/1.d) (taşınır ve
taşınmazları kullanma ve yararlanma hakları) (MK m. 717), (oturma hakkı, intifa
hakkı, inşaat hakkı, kaynak hakkkı gibi) olarak üç gruba ayrılır[3].
Anonim
şirketin kuruluşunda nakit pay karşılıklarının en az ¼’ünün kuruluşta,
bakiyenin de şirketin tescilini izleyen 24 ay içinde ödenmesi gerekir (TTK m.
344/1). Ayın sermaye konulması halinde kısmi ödeme söz konusu olmayacağı için,
sermayenin tamamının ifası şarttır[4].
Ayın
sermaye konulması halinde, bu malın değerinin bir bilirkişi[5] tarafından
tespit edilmesi ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (bundan
böyle “TTK” olarak anılacaktır.) m. 128/2[6] uyarınca
ilgili sicillere şerh ettirilmesi gerekir. Ayrıca, ayın sermaye
konusu taşınırın güvenilir kişi tarafından şirkete teslim edilmesiyle, sermaye
borcu ödenmiş sayılır[7].
TTK
m. 342 “Üzerlerinde sınırlı ayni bir hak, haciz ve tedbir bulunmayan,
nakden değerlendirilebilen ve devrolunabilen, fikrî mülkiyet hakları ile sanal
ortamlar da dâhil, malvarlığı unsurları ayni sermaye olarak konulabilir. Hizmet
edimleri, kişisel emek, ticari itibar ve vadesi gelmemiş alacaklar
sermaye olamaz.” şeklindeki hükmü ile hangi unsurların ayın sermaye
olarak konulabileceği belirtilmiştir.
FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI İLE DİĞER DEĞERLER
Taşınmazlardan
başka, fikri mülkiyet hakları, maden hakları ve ruhsatnameleri, gemiler, hava taşıt
araçları da özel sicillere sahip olup, devirleri de tıpkı taşınmazlarda olduğu
gibi, özel şekle tabidir. Ancak, TTK’nun 128/3 maddesi uyarınca, şirket
sözleşmesinde bu konuda bir taahhüdün yer alması ve TTK m. 128/2
uyarınca, özel sicillere kaydedildikleri takdirde, ayni
sermaye olarak konulabileceği ve TTK m. 128/6 hükmü uyarınca da şirketin
ticaret siciline tescilinde, ticaret sicili müdürünün bildirimi veya şirketin
yetkili organının tek taraflı talebi üzerine ilgili sicil yetkililerince şirket
adına tescil edilir[8].
Bilirkişi Tarafından Tespit
Anonim
şirkete sermaye olarak para dışında bir malvarlığı değerinin sermaye olarak
konulması ve kuruluş sırasında bir işletme veya ayın devralınması durumunda, bu
unsurların değerinin mahkemece atanacak bir bilirkişi tarafından belirlenmesi
zorunludur (TTK 343). Bu düzenleme şirket malvarlığının korunması maksadıyla
getirilen tedbir niteliğinde bir düzenlemedir[9].
Değer
biçecek olan bilirkişiyi şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret
mahkemesi atayacaktır[10].
Bilirkişi
tarafından hazırlanacak raporda, sadece biçilen değerin belirtilmesi ile
yetinilmeyecektir. Raporda ayrıca belirtilmesi kanunen zorunlu tutulan
hususlar:
• Değerlemede kullanılan yöntem. Sadece yöntemin
belirtilmesi yeterli değildir. Bu yöntemin somut olayın özellikleri dikkate
alındığında, herkes için adil ve uygun yöntem olması gerekmektedir.
• Şirketin kuruluşu sırasında getirilen sermaye
unsurları arasında vadesi gelmiş alacağında da bulunması durumunda, bu
alacakların gerçek olup olmadığına, geçerli olup olamadığına, tahsil
kabiliyetinin bulunup bulunmadığına, üzerinde haciz olup olmadığına ve
vadesinin gelip gelmediğine ilişkin tespitlerin ve tam değerlerinin de
değerleme raporunda yer alması gerekmektedir.
• Sermaye olarak taahhüt edilen unsurlara değer
biçilmesi durumunda, ayni olarak konulan her bir varlık içn ayrı ayrı olmak
üzere, bu varlıklar karşılığında tahsil edilmesi gereken pay miktarına ve TL
karşılığına ilişkin hesaplamanın değerleme raporunda yer alması gereklidir.
Değerleme
raporunda belirtilen bu hususlara ilişkin olarak yapılacak açıklamaların tatmin
edici gerekçeler içermesi ve hesap verme ilkesinin icaplarına uygun olması
gerekir[11].
Bu
şekilde hazırlanan değerleme raporuna, kurucular ve menfaat sahiplerinin itiraz
etme imkanı vardır(TTK 343). Bu itiraz için kanunda bir süre öngörülmemektedir.
Ancak hükümden mahkemece raporun onaylanmasından önce itiraz edilmesi gerektiği
anlaşılmaktadır. Zira mahkemenin onayladığı rapor kesindir[12].
Mahkemenin raporu onaylamak için ne kadar beklemesi gerektiği ya da onaydan
önce raporun kimlere tebliğ edilmesi gerektiği açıklanmamıştır. Bu boşluk
uygulama tarafından doldurulacaktır[13].
Sermaye
olarak konulan ayınlara, bilirkişi tarafından biçilecek değerler, ilgililerce
kabul edilmiş sayılır. Bu hüküm, koyduğu sermayenin daha yüksek bedelle
sözleşmeye konulması gerektiği fikrinde olan kişinin itirazlarını engelleme
amacı gütmektedir[14].
Sicile Şerh veya Kayıt
Yeni
Kanunda, tapu siciline kayıtlı taşınmazların veya kendilerine özgü özel
sicillere kayıtlı fikri hakların bir ticaret şirketine sermaye olarak konulması
halinde, bunların kayıtlı bulunduğu sicillere şerh verdirilmesi ve kaydedilmesi
esası benimsenmiştir (TTK m. 128/2). Gerekçe’de bu hükmün konuluş sebebinin,
sermaye olarak konulan para dışındaki değerleri korumak ve şirketin kuruluş
aşamasında bazı sorunlarla karşılaşmasını önlemek olduğu belirtilmektedir[15].
Taşınmazlar ve kendilerine özgü sicillere kayıtlı bulunan fikri mülkiyet
hakları, gemi, hava, taşıt araçlarının ilgili sicile şerh veya kayıt
yapılmaması durumunda sermaye olarak kabul edilmeyeceği emredici
şekilde belirtilmiştir[16].
TTK
128. maddesinde açıkça belirtilmemesine rağmen, şerhin veya kaydın, taşınmazı
veya özel sicillere kayıtlı bulunan hak veya aracı şirkete sermaye olarak
koymayı taahhüt eden kişinin (kurucu ortağın), bu taahhüdünü tapuya veya ilgili
sicile şerh verdirmesi gerekir, çünkü söz konusu taşınmazın, hakkın veya aracın
maliki olduğundan, sicile şerh işlemini talep etme yetkisi de o kimseye aittir[17].
Şerhin
ne zaman verileceğine gelince; 128. maddede “esas sözleşmede bilirkişi
tarafından belirlenen değerleri ile yer alan” ifadesinden de
anlaşılacağı gibi, sermaye olarak konulması taahhüt edilen söz konusu ayın
mallar ve hakların bilirkişi tarafından değerleri belirlenip, esas sözleşmeye
yazılıp, bunun imzalanıp noterce onaylandıktan sonra, taahhütte bulunan kurucu
ortak tarafından bir dilekçe ile ilgili sicil müdürlüğüne müracaat
edilerek şerhin gerçekleştirilmesi gerekir. Bu durumda, şirketin ticaret
siciline tescil edilmesi talep edildiğinde, noterce onaylı esas sözleşmenin
yanı sıra, tapu veya özel sicillere verdirilen şerhe veya kayıtlara ilişkin bir
belgenin de ticaret sicil müdürlüğüne verilmesi gerekecektir. Bu gereklilik,
sicil müdürünün inceleme yetkisi kapsamında olduğundan, yerine getirilmediği
takdirde, şirketin sicile tescilini yapmaz[18].
Bildirim
Taşınmazlar
ve özel sicillere kayıtlı değerlerin ayni sermaye olarak kabulü için, tapu ve
ilgili sicillere “şerh” ettirilmesi öngörüldüğünden, şirketin tescilinin
talebi üzerine tapu sicil müdürü ile diğer sicillerin yetkilileri tescil
işlemini hemen yaparlar. Ticaret sicil müdürü, taşınmazın veya diğer hakların
ilgili sicile şirketin adına tescilinin yapılmasına ilişkin “bildirimi” resen
yapmakla yükümlüdür. Böylece, yeni düzenlemede ayrıca ticaret sicili
müdürlerine tescilin yapılması hususunda “bildirim” yükümü getirilmiştir[19].
Maden
hakkının devri maden siciline kayıt ile tamamlanır. Maden hakkının sermaye
olarak getirilmesi ihtimalinde, anonim şirket yetkililerinin tek taraflı talebi
üzerine yapılan tescil ile şirket maden hakkına sahip olur. Maden sicili re’sen
işlem yapılmasına imkan tanımadığından, taşınmazlar gibi maden haklarında
ticaret sicil müdürünün bildirimi üzerine doğrudan şirket adına tescil
yapılmayacaktır[20].
Şirket Sözleşmesinde Taahhüdün Yer Alması
TTK
131 uyarınca, şirket sözleşmesinde veya esas sözleşmede aksi
kararlaştırılmamışsa, sermaye olarak konan ayınların mülkiyeti şirkete ait ve
haklar şirkete devredilmiş olur. Bu nedenle, sermaye olarak konulan ayınların
mülkiyeti değil de bunlara ilişkin bir başka hak sermaye olarak konuluyorsa,
bunun sözleşmede açıkça belirtilmesi gerekir. Aksi takdirde karine hükmü
geçerli olacaktır[21].
DİPNOTLAR:
[1] PULAŞLI Hasan: 6012 Sayılı Türk Ticaret
Kanununa Göre Şirketler Hukuku Şerhi, Cilt 1, Ankara 2011, s.88.
[2] Pulaşlı, Cilt 2, s.1163.
[3] Pulaşlı, Cilt 1, s. 88-89.
[4] Pulaşlı, Cilt 2, s. 1163.
[5] Her ne kadar kitapta işlem denetçisi
olarak bahsedilmiş olsa dahi son yapılan değişiklik ile tespit işlem
denetçisi yerine bilirkişi tarafından yapılacaktır.
[6] TTK madde 128; “(1) Her ortak,
usulüne göre düzenlenmiş ve imza edilmiş şirket sözleşmesiyle koymayı taahhüt
ettiği sermayeden dolayı şirkete karşı borçludur.
(2) Şirket
sözleşmesinde veya esas sözleşmede bilirkişi tarafından belirlenen değerleriyle
yer alan taşınmazlar tapuya şerh verildiği, fikrî mülkiyet hakları ile diğer
değerler, varsa özel sicillerine, bu hüküm uyarınca kaydedildikleri ve
taşınırlar güvenilir bir kişiye tevdi edildikleri takdirde ayni sermaye kabul
olunur. Özel sicile yapılan kayıt iyiniyeti kaldırır.
(3) Sermaye
olarak taşınmaz mülkiyeti veya taşınmaz üzerinde var olan veya kurulacak olan
ayni bir hakkın konulması borcunu içeren şirket sözleşmesi hükümleri, resmî
şekil aranmaksızın geçerlidir.
(4) Paradan
başka ekonomik bir değer veya bir taşınırın sermaye olarak konulmasının
borçlanılması hâlinde şirket, tüzel kişilik kazandığı andan itibaren bunlar
üzerinde malik sıfatıyla doğrudan tasarruf edebilir.
(5) Taşınmaz
mülkiyetinin veya diğer ayni bir hakkın sermaye olarak konulması hâlinde,
şirketin bunlar üzerinde tasarruf edebilmesi için tapu siciline tescil
gereklidir.”
[7] Pulaşlı, Cilt 2, s. 1163.
[8] Pulaşlı, Cilt 1, s. 97.
[9] Karahan, s. 359.
[10] Değer biçilecek olan unsurların mekan
olarak uzakta olması ihtimalinde değerlendirmenin sıhhatini sağlamak bakımından
akla gelen çözüm, HMK. 197’de düzenlenen istinabe kurumuna müracaat edilmesidir.
[11] Karahan, s. 359 vd.
[12] Tekinalp, bilirkişi raporuna tescil ve
ilana kadar itiraz edilebileceğini belirtmiştir. Tekinalp, Anonim ve Limited
Ortaklıklar Hukuku s. 97. “Ancak
kurucular beyanında yer alacak bilgiler (TTK 349, 351) dikkate alındığında,
bilirkişi raporunun tescil ve ilandan önce, kurucular beyanı düzenlenmeden önce
mahkemece onaylanması gerektiği” yönünde
görüş için bkz. Karahan, s.360.
[13] Karahan, s. 360.
[14] Karahan, s. 113.
[15] Genel Gerekçe, m. 128, s. 443.
[16] Pulaşlı, Cilt 1, s. 92.
[17] Pulaşlı, Cilt 1, s. 92.
[18] Pulaşlı, Cilt 1, s. 92.
[19] Pulaşlı, Cilt 1, s. 94.
[20] Karahan, s. 334.
[21]Karahan, s. 113.